Bir girişimcilik etkinliğinde konuşan Bilal Erdoğan, iş dünyasının özellikle büyük sermaye sahiplerinin toplumsal sorumluluklarını yerine getirmediğini belirterek dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Konuşmasında TÜSİAD’ı hedef alan Erdoğan, son büyük deprem felaketinin ardından özel sektörün beklenen katkıyı sunmadığını ifade etti. Depremzedelerin barınma ihtiyacının hâlâ sürdüğünü hatırlatan Erdoğan, büyük sermaye gruplarına “Siz ne yaptınız? Ne katkı sundunuz?” sorusuyla yüklenerek, bu sürecin hesabının verilmesi gerektiğini söyledi.
Erdoğan, Türkiye’nin son 20 yılda gerçekleştirdiği pek çok yatırımın doğrudan devlet eliyle hayata geçirildiğini, özel sektörün ise çoğu projede devlet desteği olmadan adım atmadığını belirtti. Büyük sermaye gruplarının risk almaktan kaçındığını savunan Erdoğan, gerçek yatırımın Anadolu’daki küçük ve orta ölçekli işletmelerden geldiğini, girişimcilik ruhunun ise bu kesimde daha canlı olduğunu vurguladı. “Büyük sermaye sahibinin günahı da vebali de çoktur” ifadelerini kullanan Erdoğan, ekonomik güç sahibi olanların toplumun zor zamanlarında daha cesur ve sorumlu davranması gerektiğini dile getirdi.
Açıklamalarında, özellikle deprem sonrası süreçte iş dünyasının pasif kalmasını eleştiren Erdoğan, büyük sermayenin kazancını artırmaya odaklandığını, buna karşın depremzedeler için yeterli inisiyatifi göstermediğini söyledi. Gönüllülük esasına dayanan toplumsal dayanışmanın önemine dikkat çeken Erdoğan, genç girişimcilere hitaben, “Gerçek yatırım insana yapılan yatırımdır” sözleriyle konuşmasını sürdürdü. Türkiye’nin artık altyapı yatırımlarını büyük ölçüde tamamladığını, bundan sonra ekonomik büyümenin temelinde insan kaynağı ve yenilikçi fikirlerin yer alacağını ifade etti.
Bilal Erdoğan’ın sert açıklamaları hem iş dünyasında hem de sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. Büyük sermaye gruplarının bu çıkışa nasıl karşılık vereceği merak edilirken, konuşma kamuoyunda “özel sektörün deprem sonrası sorumluluğu” tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Ekonomik gücü elinde bulunduran çevrelerin, toplumsal konularda ne ölçüde rol alması gerektiği üzerine yeni bir tartışma başlatan bu açıklamalar, önümüzdeki günlerde de gündemde kalmaya devam edecek gibi görünüyor.

















