Gazze’ye yapılan saldırılar sonrası, İsrail Savunma Bakanlığı’na bağlı rehabilitasyon biriminin açıklamalarına göre, orduda görev yapan askerlerde psikolojik rahatsızlık yaşayanların sayısı belirgin biçimde arttı. Bakanlık yetkilileri, Ekim 2023’ten bu yana yaklaşık 85 bin vakayla ilgilendiklerini belirtirken, bu dönemde ordudaki askerlerin üçte birinin ruhsal sorunlarla karşılaştığı vurgulandı. Her bir terapistin ortalama 750 danışanla ilgilenmek zorunda kaldığı, bazı bölge birliklerinde bu sayının daha da yüksek olduğu aktarıldı; bu durum, psikolojik desteğe ihtiyaç duyan çok sayıda askerin yardım alma sürecinde ciddi gecikmeler yaşadığını işaret ediyor.
Durumun ciddiyetini gözler önüne seren raporlar; yalnızca travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete ve depresyon vakalarının değil, intihar girişimlerinin de endişe verici biçimde arttığını gösteriyor. 18 ay içinde 279 intihar girişimi kaydedildiği, bunların 36’sının ölümle sonuçlandığı ifade ediliyor. Bazı uzmanlar ve basın organları, ordu içinde “geniş çaplı psikolojik kriz” uyarısında bulunurken, ruh sağlığı sorunlarının askerlerin hem görev performansını hem de aile ve toplumsal yaşamlarını ağır biçimde etkilediğini belirtiyor.
Uyuşturucu bağımlılığı, yalnızlık, travma sonrası yeniden uyum problemi ve “ahlaki yaralanma” gibi kavramların gündeme geldiği bu süreçte, hem aktif birlikler hem de terhis olmuş askerler psikolojik destek arıyor. Ancak başvuranların sayısı gerçekte bu rakamların da ötesinde olabilir; çünkü birçok asker damgalanma korkusuyla yardım talep etmekten kaçınıyor.
Savaşın yol açtığı bedel sadece cephede değil; zihinlerde, ruhlarda ve ailelerde ağır bir yıkıma dönüşmüş durumda. Uzmanlar, bu krizin kısa vadede yalnızca bireysel hikâyelerle sınırlı kalmayacağını, uzun vadede toplumsal sorunlara, aile dağılmalarına ve güvenlik zafiyetlerine varan derin etkiler doğurabileceğini uyarıyor.

















